Zihnimizdeki Misafirler


Bizi dış dünyaya bağlayan zihnimize gün içinde bir çok düşünce gelir. Zihninizdeki tüm düşünceler size mi ait?

Zihnimizi evimiz, düşüncelerimizin de evimize gelen misafirler olduğunu varsayalım. Düşüncelerimizi bir misafir gibi görmek ve onları gereken şekilde ağırladıktan sonra gitmelerine izin vermek gerekir. Zihnimize gelen her düşüncenin kalmasına izin verirsek gürültüden kendi iç sesimizi duyamaz hale geliriz.

Olumlu düşünceler frekansımızı yükseltir ve bizi pozitif-yüksek titreşimli alanlara bağlarken, kötü düşünceler düşük titreşimlidir ve bizi negatif- düşük titreşimli alanlara bağlar. Düşüncelerimiz ve duygularımız sonucu kalbimizde oluşan his manyetik alanımızı şekillendirir ve bizimle aynı titreşimde olan evrensel kapıları açar. Evrende bir çok kapı var ve biz hangi kapıyı çalarsak o alandan içeri gireriz. Titreşimimiz frekansımızı, frekansımız enerjimizi belirler ve enerjimiz ile uyumlu olan alanda varlığımızı sürdürürken gerçekliğimizi yaratırız. 

Peki evimize kimi misafir edip etmeyeceğimizi nasıl belirleyeceğiz? Önce sezgilerimizi dinlemeyi öğreneceğiz, sezgilerimiz tecrübeden süzülmüş akıldır ve içimizdeki bilge ile iletişim kurmamızı sağlar. İçimizdeki bilge kalbimiz vasıtasıyla bizi İlahi sisteme bağlar. İlahi sistemin kapısının anahtarı sevgidir ve kalbindeki sevgiye ulaşabilen kapıdan içeri girer. Bu kapı aşk kapısıdır, bu kapı hakikat kapısıdır. Bu kapı bilgelik kapısıdır...

Nasıl hissettiğimizi sorgulayarak başlayalım. Zihnimizdeki düşünceleri gözlemleyelim, hangi düşünceler bize ait ve bize kendimizi nasıl hissettiriyor. Odak noktamızda kendi mutluluğumuz mu var yoksa başkalarını memnun edebilmek için mi yaşıyoruz?  İçimizdeki çocuğun farkında mıyız? İçimizdeki çocuğun isteklerinin farkında mıyız? İçimizdeki çocuğun sesini duyabiliyor muyuz? 

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

5 Elemente Göre Kişilik Özellikleri

Mutluluk ve Kitabım

AN'da Yaşamak, Akışta Kalmak