Kaderi Yenmek
Aile ve çevremiz çocukluğumuzu, çocukluğumuz gençliğimizi, gençliğimiz yaşlılığımızı şekillendirir. Etki- tepki yasası ile belirlenen sınırlar içinde yaşarız. Ailemiz, çevremiz, bedenimizdeki hormonlar, frekanslar, gezegenlerin etkisi altında yaşar ve o etkilere verdiğimiz tepkilerle de gerçekliğimizi yaratırız. Bu durumda yaşayan kişi için belirlenen bir kader var ve geçmişine baktığımızda geleceğini tahmin etmek hiç de zor değil.
Ancak geçmişin kayıtlarından kurtulan ve gelecek kaygısı olmadan AN'da yaşayan bilinçli bir kişi etki-tepki yasasından etkilenmez. Örneğin öfke saçan hormonlarının sesini dinlemez ve beden ötesine geçer veya yıldızlardan gelen bir frekansın etkisinde kalmaz kendi iradesiyle hareket eder. İşte bu durum bilinç ötesine geçmek ve hayatındaki olayları bir gözlemci olarak seyretmektir. Bu durum bilinçlilik halidir. O halde bilinçli bir insan için kader yoktur ve kendi kaderini kendisi tayin eder.
Bilinç yoksa; kontrol edilir, yönetilir, çizilmiş sınırlar içinde yaşarız. Ancak irade ve bilinç varsa; özgürlük vardır ve gönderilen etki frekanslarını, yazılmış yıldız programlarını aşarak dalgalarda sörf yapmaya başlarız.
Geçmişimiz bize kodlanan kayıtlardan oluşur ve davranışlarımızı şekillendirir. Seçimlerimiz geçmişin koşullanmaları ve tutunduklarımızdan ibarettir. Eylemlerimiz geçmişle şekillendiği sürece kaderimiz de bellidir. Geçmiş ile olan bağımız bizi şekillendirir. Bilinç ise tüm etkilerin ötesine geçmek, gelen etkiye tepki göstermeden kalabilmek ve pişmanlık duymamaktır. Kaderinin efendisi olmaktır...Hz. İnsan olmaktır...
Yorumlar
Yorum Gönder