Kayıtlar

Ekim, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mavi Ay (31 Ekim 2020)

Resim
Mavi ay güneş takvimi içerisinde gerçekleşen 13. Dolunaydır ve bir ay içinde iki dolunay gerçekleşmesi demektir. Dolunaylar biriken enerjinin boşaldığı, farkındalığımızın arttığı, sonuçların görünür olduğu ve değerlendirme yaptığımız zamanlardır.  Birçok şeyi yerinden oynatacak büyük bir gücün etkisini hissedeceğimiz bu dolunayda; yenileyici ve değiştirici tesirleri hissedeceğiz. Bu dönemde esnek bir bakış açısına sahip olmayı ve alternatif planlar yapmayı öneririm. Mavi ay ile kadınlar arasında mistik bir ilişki vardır. Ay evrensel dişi enerjidir, kadınların fiziksel süreçleri ayı taklit eder ve ayın enerjisi kadınların dişil yanını besler. Mavi ayda yapılan birçok ritüel var ve ayın ışığını bedene çekmek kadim bir ritüel. Avuçlarımızı açarak ayın enerjisinin ellerimizden tüm bedenimize aktığını imgeleyebilir ve derin nefesler alarak enerjiyi içimize çekebiliriz. Ay ışığı altında uyumak da tavsiyeler arasında. Dolunay enerjisinden maksimum ölçüde faydalanmak için kristallerimizi v...

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun

Resim
"Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk Bağımsızlığını, Türk Cumhuriyeti'ni sonsuza dek korumak ve savunmaktır. Varlığının ve bağımsızlığının biricik temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir." Mustafa Kemal Atatürk

Bardağın Dolu Tarafı

Resim
Endişe ve korku gibi duygular sonucu bedenimizde hissettiğimiz sıkıntılar o esnada salgılanan kimyasalların bir sonucudur. Stres altında isek, bedenimiz stres hormonları salgılar; bağışıklık sistemimizi ve büyüme sistemimizi kapatır ki bu durum sağlığımızı olumsuz etkiler. Zihni susturup kontrolü ele almak, stres yönetiminin ilk koşuludur. Îşe bardağın dolu tarafını görmekle başlayabiliriz yani ailemiz, dostlarımız, evimiz gibi bizi rahatlatan varlıklarımıza odaklanmak yokluğun üzerimizde yarattığı baskıyı azaltır. Güçlü hissetmek için kendimize inanmalı ve kim olduğumuzun farkına varmalıyız. Görünen bedenin ötesinde ölümsüz bir ruh olduğumuzu bilmek bizi rahatlatır. Zihnin sesi susup kalp konuşmaya başladığında; endişe ve korku yerini sevgiye bırakır; koşulsuz sevgiye...

Her Hücrenin Îçinde Gençlik Pınarı Var

Resim
Hücrelerimizin içinde DNA' yı kopyalayan ve DNA ipliklerinin açılmasını önleyen telomerler bulunur. Telomerler açıldığında DNA iplikleri dağılır ve yaşlanmaya başlarız.  Telomerlerin uzunluğunu artıran telomerazların ilacı ise; sevgi... Keyif, takdir, şükran, özsevgi, hayat amacının olması gibi duygular bedenimizde telomeraz üretilmesini sağlıyor. Yani her hücrenin içinde bir gençlik pınarı var ve suyunu sevgiden alıyor.

Sevginin Gücü

Resim
Sevgi; kucaklamak, hayatı olduğu gibi kabul etmektir. Koşulları olduğu gibi kabul etmek ve sevmek şifalanmanın anahtarıdır. Duygular fiziksel bedenle ilişkilidir ve duygusal blokajlar fiziksel blokajlara sebep olur. Hormon salınımı bağışıklık sistemini güçlendirir veya bozar. Olumlu duyguların artması; olumlu hormonal değişiklikler yaratır. Mutluluk bağışıklık sistemimizi güçlendirir; Komedi izleyelim, kendimize sarılalım, dostumuzla konuşalım ve mutlu olalım... Baskılanmış duygulardan kurtulmak büyük önem taşır çünkü eski anı ve duygular fiziksel bedende sıkışıp kalır ki bu blokaj fiziksel blokoja dönüşür. İçimizdeki incinmeyi bulmak, acıyı ve öfkeyi serbest bırakmak gerekir.  Namaz, meditasyon, yoga, doğada yürümek; endorfin, serotonin, relaksin gibi hormonların salgılanmasını sağlar ve zihnimizi yavaşlatarak huzuru yapılandırır. Sevildiğimizi hissettiğimizde salgılanan oksitosin bağışıklık sistemimizi güçlendirir. Sevgi; çaresizliği yenmemize, anlamlı bir hayat yaşamamıza ve huz...

Seçim Bizim

Resim
Trilyonlarca hücremiz var ve her gün milyonlarcası ölüyor, kök hücreler onların yerine yenilerini koyuyor. Yazgıyı kontrol eden ise genler değil, çevre! O halde genlere takılıp kalırsak kalıtımın kurbanı oluruz, oysa çevre değişince hücrelerin de değiştiğini artık biliyoruz. Hücrelerin yazgısını değiştirebileceğimizi artık biliyoruz. Bilinçlilik ile çevreyi yorumlamaya başladığımızda hücreler yeniden şekillenir.  Hücreye giden sinyali değiştirebiliriz. Bruce Lipton'un dediği gibi: "Kalıtımın kurbanı değil, kaderimizin efendisiyiz." Hücreler ile çevre arasında zihin olduğuna göre; bilinçli, yaratıcı beynimizi kullanarak kaderimize hükmedebilir ya da doğduğumuz andan itibaren kaydettiklerini oynatan bilinçaltı beynin yönetimine girerek aynı filmi tekrar tekrar seyredebiliriz. Seçim bizim... Einstein'ın dediği gibi: "Önemli olan, sorgulamaktan vazgeçmemektir; merak var olmanın birinci şartıdır."

Kaderi Yenmek

Resim
Aile ve çevremiz çocukluğumuzu, çocukluğumuz gençliğimizi, gençliğimiz yaşlılığımızı şekillendirir. Etki- tepki yasası ile belirlenen sınırlar içinde yaşarız. Ailemiz, çevremiz, bedenimizdeki hormonlar, frekanslar, gezegenlerin etkisi altında yaşar ve o etkilere verdiğimiz tepkilerle de gerçekliğimizi yaratırız. Bu durumda yaşayan kişi için belirlenen bir kader var ve geçmişine baktığımızda geleceğini tahmin etmek hiç de zor değil. Ancak geçmişin kayıtlarından kurtulan ve gelecek kaygısı olmadan AN'da yaşayan bilinçli bir kişi etki-tepki yasasından etkilenmez. Örneğin öfke saçan hormonlarının sesini dinlemez ve beden ötesine geçer veya yıldızlardan gelen bir frekansın etkisinde kalmaz kendi iradesiyle hareket eder. İşte bu durum bilinç ötesine geçmek ve hayatındaki olayları bir gözlemci olarak seyretmektir. Bu durum bilinçlilik halidir. O halde bilinçli bir insan için kader yoktur ve kendi kaderini kendisi tayin eder.  Bilinç yoksa; kontrol edilir, yönetilir, çizilmiş sınırlar için...

Uyan Ey Gözlerim

Resim
En ağır uyku gaflet uykusudur...  En büyük esaret nefis esaretidir... Gaflet uykusu nefsin galip gelmesini sağlar ve esaret başlar... Kalbimiz sevgi ile ışıldadığında oluşan nur diğer uzuvlarımıza yansıdığı gibi, kalp karardığında oluşan karanlık da yansır.  Gaflet uykusu içinde olan kişi için karanlığın esaretinden kurtulmak imkansızdır. Ancak aklımıza gelen uygunsuz düşüncelerin farkına varır ve kendimizi kontrol etmeye başlarsak aydınlığın kapısı aralanır. Kur'an'ı Kerim'de der ki: "Uyan! Ki Allah'ın evliyası ne üzerlerine korku vardır, ne de onlar mahzun olurlar! Onlar ki Allah'a iman etmişlerdir ve hep takva ile korunur dururlar. Müjde onların dünya hayat'ta da, ahiret'te de! Allah'ın kelimatına tebdil yok! O, işte büyük kurtuluş O!" (Yunus Suresi 62-64. Ayetler)

Tesadüf Yoktur

Resim
Tesadüf yoktur. Hayat bir matematiktir. Tesadüf dediğimiz şeyler de matematik sonucu hayatımızdadır. Beyin düşünce üretir, gün içinde birçok düşünce gelip geçer. Ancak düşünce bir amaca yöneldiğinde gerçekleşir. Eğer ortada bir amaç yoksa düşünce sonucu oluşan kalıplar önyargı olarak kalır. Yani bir insan bir düşünceden diğerine atlarken kendini farkında olmadan hapseder. Önyargılardan oluşan bir hapishaneye... Îşte bu yüzden düşüncelerimizi farketmek ve gereksiz olanları ayıklamak gerekir. Düşünce doğru analiz edilip tanımlandığında gerçekleşir, maddeleşir... Düşler, düşünceler gerçek olur...

Fil Suresi ve Mucizeler

Resim
Fil suresinde; ebabil (dağ kırlangıcı) kuşlarının Habeş Kralı Ebrehe'nin Kâbe'yi yıkmak üzere yolladığı ordusunu nasıl helak ettiğinden bahseder. Bu olay Îslam tarihinde Fil Vakası olarak kayıtlara geçmiştir. Ebrehe hücum esnasında filleri kullanır. Allah'ın mucizelerini ve yüceliğini gösteren bir sure. Kendimizi çaresiz ve güçsüz hissettiğimiz zaman bu sureyi hatırlayalım. Bize Allah yeter asla mahsun olmayalım, korunup kollanacağımıza ve kazanacağımıza gönülden inanalım.  Fil Suresi: "Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle Görmedin mi Rabbin ne yaptı fil sahiplerine! Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı?  Üzerlerine sürü sürü kuşlar saldı.  Onlara balçıktan pişirilmiş sert taşlar atıyorlardı.  Derken onları, yenilmiş ekin yaprağı gibi kılıverdi."

Frekansımızın Vücudumuza Etkileri

Resim
Frekansımızın yüksek olması için yaşadığımız hayattan memnun olmalı ve neşe, keyif, coşku içinde titreşmeliyiz. Sağlıklı, huzurlu ve mutlu yaşamanın formülü vücut titreşimimizi yükseltmekten geçer. Düşük titreşimli duygu ve düşünceler içinde uzun süre kalır isek; Bağışıklı sisteminiz zayıf düşer ve buna bağlı rahatsızlıklar başlar. Kronik yorgunluk ve geçmeyen bir isteksizlik hali oluşur. Sinirler gerginleşir ve öfke patlamaları görülür. Sürekli aksaklıklar ile karşılaşırız ve işlerimiz yolunda gitmez. Uyku düzenimiz bozulur. Vücudun çeşitli yerlerinde nedensiz ağrılar yaşamaya başlarız.

Meditasyon

Resim
Fransız genetik bilimci olan Matthieu Ricard dünyanın en mutlu insanlarından biri. Hindistan'da yaşıyor ve Dalai Lama' nın yakın arkadaşı. Meditasyonun beyinde kökten değişiklik yaptığını göstermek için meditasyon esnasında Matthieu Ricard'ın beyin dalgaları ölçülmüş ve beynin gama dalgalarına geçtiği gözlemlenmiş.(Gama dalgaları; dikkat, hafıza, öğrenme ve bilinç ile ilgili frekansları kapsıyor.) Aynı zamanda prefrontal kortekste yüksek aktivite görülmüş. Nöroloji tarihinde ilk defa bu oranda  mutluluk kapasitesi görüntülenmiş. Ricard'ın beyninin sol prefrontal korteksindeki aktivite, sağ kısma göre çok daha aktif ölçümlenmiş ki bu durum negativiteye karşı yüksek bir dirençle ilişkilendiriyor. Ricard'ın tavsiyeleri: "Sağlıklı bir beyin, tıpkı bir ayna gibi olmalıdır. Nasıl bir ayna, farklı yüzleri gösteriyor ancak hiçbiri onun üzerinde yapışıp kalmıyorsa, düşüncelerimiz de zihnimizden aynı şekilde akıp geçmeli. Onların akışını izlemeliyiz; tutunup kalmamalıyız...

Kâinatı Oku

Resim
Birşeyi çok istersek olduğu söylenir. Oysa sadece istemek yetmez, teslimiyet ve güven içinde olacağına inanmak ve olmuş gibi gözümüzde canlandırmak gerekir.  Tüm isteklerini gerçekleştirmeyi başarabilen insanlar, kâinatı OKUmayı başarabilenlerdir. Hayat kendimizi gerçekleştirmek üzere yola çıktığımız bir yolculuk ve bu yolculuk boyunca karşımıza çıkan insanlar ve olaylar bizim gelişebilmemiz, dönüşebilmemiz için hayatımızda... Hayatımızın baş rol oyuncusu biziz.
Resim
"Aşık dövene elsiz, sövene dilsiz" demişler. Bu söz bize gönderilen etkilere, tepki vermeyerek kaderin zincirlerini kırmayı anlatır. Bize gönderilen etkilere tepki vererek mi yaşayacağız yoksa bilinçli bir zihinle kaderimizin efendisi olmayı başarabilecek miyiz? Kendi kaderimizin efendisi olmak frekanslar, yıldızlar, hormonlar yoluyla gönderilen tüm etkilere kayıtsız kalabilmek ile mümkündür.  Peygamberlerin hayatı bir ibrettir. Hz. Musa külli aklı, Hz. İsa ruhu, Hz. Yusuf idrak ve geleceği görmeyi, Hz. Muhammed ise Hakikat'i gösterir. Musa Tûr dağına çıkarak geçmişi arkada bıraktı, İsa çile çekerek, Hz Muhammed Taif'te taşa tutularak sınandı ama yolundan dönmedi. Hz. İsa İncil'de :"Ben geçersiz kılmaya değil, tamam eylemeye geldim" der. Bir önceki pegamberde başlayan süreç bir sonraki peygamberde tamamlanır. 

İnsan ve Evren

Resim
Hayalimizde bir şeyi olmuş gibi canlandırır, olmuş gibi düşünür ve olmuş gibi konuşursak gerçekliğimiz haline gelir.   Gerçeklik, içinde kendi gücünü taşıyan evrensel bir kanundur. Çünkü bir şeyi arzu eder ve güçlü bir şekilde gözümüzde canlandırırsak, kozmik olasılıklar alanında enerjisel formda var ederiz. Herşeyin enerji olduğunu ve enerji denizinde dalgalar formunda var olduğumuzu, aynı zamanda enerji alanının bir parçası olduğumuzu düşünürsek; duygu ve düşüncelerimizin gücünü farkedebiliriz. Aynı zamanda kendi gücümüzü... Kur'an'ı Kerim Rûm Süresi 41. Ayet: "İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah -dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor." 

Gerginlik İlkeleri ve Şifa

Resim
Vücudumuzun herhangi bir yerinde sorun olduğunda vücudumuz bir bütün olarak tepki verir çünkü bedendeki herhangi bir sorun vücuttaki simetri ve dengeyi bozar. Tüm sorunların kökenini ise dengesizlik ve güvensizliğe yol açan stres oluşturur. Problemin kaynağını aramak, gerginlik yaratan şeye ulaşmamızı sağlar.  Vücudumuzda herşeyin desteğini oluşturan ve aralarında bütünlük sağlayan bir bağ dokusu var. Tüm parçaları birbirine bağlayan bu esas dokuya fasya denir. Bu viskoelastik doku tüm vücut yapılarını baştan aşağı sarar ve içine nüfuz ederek iyileşmesini sağlar. Bu kuvvetler kas ve iskelet sistemi yolu ile dağılır. Vücudumuz un her hangi bir yerinde olan sıkıntı gerilim hatları boyunca dalgalar şeklinde dağılır. Marodan mikroya herşey dalgalar halinde var olur ve birbirini etkiler. Kuantum zeka bize birşey hareket ettiğinde her şeyin hareket ettiğini söyler. Vücudumuzdaki bu gerginlik temelli yapı tüm evren için geçerlidir. Evrensel zekâ ağı bilgiyi alır, işler ve aktarır.  Y...
Resim
Ruhsal olarak kaldıramayacağımız bir duyguya maruz kaldığımız zaman; beynimizde adrenalin ve stres hormonları salgılanır. Travma denilen bu durum beynimizde kaydedilir. Yaşımız ne kadar küçükse yaşadığımız hasar o oranda büyük olur. Beynimizde kayıt altına alınan hasar tetiklendiği zaman; fiziksel bir rahatsızlık olarak ortaya çıkar.

Zeybek Oyunu

Resim
Altay inancına göre Tanrının 9 oğlu bir ışık halinde Altay'da bulunan Beşik dağındaki bir ardıç ağacına iner. Bu ışık, dağdaki altın kazığa bağlanır ve böylece Tanrı ile însan arasında bir bağ kurulur. Efsaneye göre zamanla ağacın şişip yarıldığı ve 9 erkek kardeşin doğduğuna inanılır. Bu kardeşler tüm dünyaya yayılır ve dokuz ulusu oluşturur ve günün birinde tekrar bu ulusların liderlerinin Altay'a döneceğine ve ak inancın tekrar varolacağına inanılır. Atalara saygı ve iç-dış dengesine çok önem veren Türkler daima gökyüzüne bakılmasını öğütler çünkü yer hastalık, sıkıntı ve negatif enerji yayar, gök ise esenlik, kut, sağlık ve bereketin kaynağıdır. Samimi bir şekilde dua eden Türkler dua ederken sol dizini yere vurur, sağ dizi öne atar ve bu esnada sağ elini kalbinin üstüne koyarmış. Oğuz boyundan beri zafer kazanınca Efeler tarafından oynanan ve Atatürk'ün de çok sevdiği ve oynadığı Zeybek oyununa göz atalım: Kolların açılması kartalın açık kanatlarının sembolüdü...